Biz kimiz?
Bizim hikayemiz
Bizim yolculuğumuz, anlam arayışıyla başladı. İnsan zihninin karmaşasına, duyguların sessizliğine ve iyileşmenin inceliklerine dair duyduğumuz merak, bizi yalnızca bir meslek edinmeye değil; aynı zamanda fark yaratmaya yönlendirdi.
Koç Üniversitesi'nde tamamladığım çift lisans bana sadece birey alanında değil toplumsal alanda da insanlığın yaralarını inceleme imkanı tanıdı. Bu sayede ne sosyologlar kadar genel ne de psikologlar kadar bireysel bakar bir pozisyonda mezun oldum. Yeni bir mezun olarak kendimi özel bireylerle çalışan genç bir psikolog olarak buldum. Yüreğimi ve zihnimi tatmin eden bu meslek bana psikolojinin kapılarını açmıştı. Yüksek lisansımdan önce edindiğim deneyimler hangi alanda ilerleyeceğime dair bana yön gösterdi
, kurumsal psikolog, oyun terapisi ve rehabilitasyon alanlarında çok değerli deneyimler kazandım. Sonrasında Hollanda’ya uzanan yolculuğum ise, rastlantısal değildi. Avrupa’nın en iyi İngilizce Klinik Psikoloji Programlarından birinde eğitim alma motivasyonum, yalnızca akademik birikim kazanmak değil; aynı zamanda kültürel çeşitliliğin merkezinde psikoterapi uygulamalarını yerinde gözlemlemekti. Bu süreçte, göçmen bireylerin karşılaştığı ruhsal zorluklara ve dil bariyerine dikkat kesildik. Araştırmamı da bu alanda tamamlamanın hemen ardından , Hollanda'da Türkçe konuşan danışanlara ana dillerinde psikolojik destek vermek, yalnızca bir tercih değil; etik ve insani bir sorumluluk haline geldi.
Hollanda’da kazandığım klinik deneyim, çok kültürlü ortamlarda terapi uygulama becerimi geliştirdi. 17-65 yaş arası, farklı etnik kökenlerden gelen bireylerle çalışırken; travmaların, göçün, kimlik çatışmalarının ve toplumsal dışlanmanın bireysel psikoloji üzerindeki etkilerini doğrudan deneyimledim. Türkiye'de kolayca sahip olamayacağımız bir deneyimle her türlü ekonomik ve kültürel geçmişten bireyle çalışma sansı buldum. Bu süreçte özellikle EMDR, Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT), Mindfulness, ACT ve STEPS gibi bilimsel temelli yaklaşımları etkili biçimde kullandım ve sürekli eğitimlerimi tamamladım. Dikkat eksikliği, kişilik bozuklukları, kompleks travmalar, disosiyatif belirtiler, panik bozukluklar, kültürel kimlik çatışmaları ve uyum problemleri gibi çok yönlü tanılarla çalıştık. Ve ADHD (DEHB) koçluğu alanıyla da Hollanda' da tanışma fırsatı buldum ve kendimi bu alanda geliştirdim. Moxo ve DIVA gibi tanı teslerinin eğitimlerini tamamlayarak koçluk çalışmalarıma katkıda bulundum.
Türkiye’ye dönerken yanımda yalnızca eğitim ve deneyim değil, kalbimde taşıdığım bir vizyonu da getirdim:
Kültürel olarak duyarlı, bilimsel temelli, insana bütüncül yaklaşan yeni bir terapi anlayışı geliştirmek.
Bugün, bu vizyonla her gün çalışıyoruz. Psikoterapide yalnızca teknik değil, insani bağlantı, kültürel bağlam ve etik duyarlılık da esastır. Batı’dan öğrendiğimiz güçlü terapi tekniklerini, yerel ihtiyaçlara uygun hale getirerek sürdürülebilir, derinlemesine ve saygılı bir iyileşme süreci sunmayı hedefliyoruz. En yakın zamandaki hedefimiz ise danışmanlık sürecinizin dışındaki zamanlarınızda faydalanabileceğiniz sanat ,spor, beden odaklı çalışmalarımızı da sizinle buluşturmak. Bu sayede mental sağlığa en iyi gelen etmenleri birleştiren ve psikolojik dayanıklılığın önünde oluşan engelleri de kırabilmek . Gelişme yolculuğunuzu daha bütüncül bir noktaya taşıyabilmek ve seans dışında da sizi destekleyebilmek için bunu hedefliyoruz. Dünyanın her yerinden danışanlara hizmet sunmayı umuyoruz.
Bu nedenle bizim hikâyemiz, yalnızca yurtdışı deneyimiyle şekillenmiş bir başarı öyküsü değil; aynı zamanda her danışana dokunmayı amaçlayan, insani, sorumlu ve kararlı bir yolculuktur.
Ve bu yolculuk yalnızca bizim değil.
Bu, birlikte dönüşen, birlikte güçlenen herkesin hikâyesi.