En büyük kabusum: Ya giderse?/ Baglanma Teorisi ( Kaygılı/ Kaçıngan Bağlanma) ve Terk Edilme Seması'nın ilişkisi uzerine bir inceleme
- minaulgen
- 6 Nis
- 6 dakikada okunur

Baglanma Teorisi Nedir?
Bağlanma kuramı, John Bowlby (1969) tarafından geliştirilmiş ve Mary Ainsworth’un deneysel katkılarıyla (Ainsworth, Blehar, Waters, & Wall, 1978) klinik psikoloji literatüründe önemli bir yer edinmiştir. Bu kuram, bireyin erken dönem bakım vereniyle kurduğu ilişkinin, ileriki yaşamındaki kişilerarası ilişkiler için bir temel oluşturabileceğini öne sürmektedir (Bowlby, 1969; Mikulincer & Shaver, 2007).
Eğer bir çocuk, tutarlı, duyarlı ve güven verici bir bakım ortamında büyürse, güvenli bağlanma geliştirmesi olasıdır (Cassidy & Shaver, 2016). Bu tarz bir bağlanma, çocuğun hem kendisiyle hem de başkalarıyla ilgili olumlu inançlar oluşturmasına katkı sağlayabilir (Ainsworth et al., 1978).
Literatürde, çocukların yaklaşık %60–70’inin güvenli bağlanma geliştirdiği belirtilmektedir (van IJzendoorn & Bakermans-Kranenburg, 1996). Ancak bakım verenin tutarsız, ihmal edici veya müdahaleci davranışları, bazı çocuklarda kaygılı, kaçıngan ya da dağınık/korkulu (dezorganize) bağlanma stillerinin gelişmesine neden olabilir (Mikulincer & Shaver, 2007; Cassidy & Shaver, 2016). Bu güvensiz bağlanma biçimlerinin yaşam boyu sürecek şekilde bireyin duygu düzenleme kapasitesini, yakınlık arayışlarını ve ilişkilerdeki güven hissini etkileyebileceği öne sürülmektedir (Mikulincer & Shaver, 2007).
Güvensiz bağlanmanın bazı bireylerde yalnızlık, ilişki doyumsuzluğu ya da artmış psikolojik hassasiyet ile ilişkili olabileceği çeşitli araştırmalarda vurgulanmıştır (Cassidy & Shaver, 2016). Bu nedenle, erken dönem bağlanma deneyimlerinin erişkin psikopatolojisi açısından dikkate değer bir risk veya koruyucu faktör olabileceği düşünülmektedir.
Kaygılı Bağlanma Stili ve Terk Edilme Şemasının bir ilişkisi var mi ?
Yetişkinlikte kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, ilişkilerinde yoğun bir terk edilme korkusu, aşırı güvence arayışı ve duygusal dengesizlik yaşayabilirler. Bu bağlanma stilinin gelişiminde, erken dönemde ebeveynlerden alınan tutarsız bakım belirleyici bir faktör olarak öne çıkmaktadır (Cassidy & Shaver, 2016; Kurtuluş & Kökçam, 2023). Araştırmalar, bu bağlanma stilinin özellikle “terk edilme/istikrarsızlık” şeması ile sıkı bir ilişki içerisinde olduğunu göstermektedir (Young, Klosko, & Weishaar, 2003;Iftene & Dima, 2021).
Terk edilme şeması, bireylerin yakın ilişkilerde birine bağlanmalarına rağmen, her an terk edilme korkusu yaşayarak ilişkilerindeki güveni zedeleyebilecek bir durumdur. Bu şema, genellikle çocukluk dönemi travmalarından ve ebeveynlerin tutarsız ilgisinden kaynaklanır (Şahin & Karaşar, 2023). Ebeveynin bazen fazla ilgi gösterdiği, bazen ise duygusal olarak uzaklaştığı durumlar, bu şemanın temelini oluşturur (Ahmad et al., 2022).
İlişkimi Kaygılarımla Baltalıyor Muyum ?
Birçok çalışma, kaygılı bağlanma stilinin terk edilme şemasıyla olan güçlü ilişkisini ortaya koymaktadır. Özellikle Kurtuluş ve Kökçam (2023) tarafından yapılan bir araştırma, kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerin terk edilme şemalarıyla yüksek ilişkili olduklarını göstermiştir. Aynı zamanda bu bireylerin ayrılık kaygısı seviyelerinin de belirgin bir şekilde arttığı bulunmuştur.
Sava ve Yıldız (2021) ise, terk edilme şemasının kaygılı bağlanma ile düşük ilişki doyumu arasında bir aracılık rolü oynadığını belirtmiştir. Ayni zamanda Mihailov (2023), terk edilme şemasının hem kaygılı bağlanma stiliyle hem de çift doyumu ile anlamlı şekilde ilişkili olduğunu bulmuştur. Bulgulara göre, bu şemaya sahip bireyler, ilişkide reddedilme ya da terk edilme ihtimaline karşı yüksek düzeyde tetikte olurlar. Bu durum, ilişkide gerginlik yaratmakta ve doyum düzeyini düşürebilmektedir.
İftene ve Dima (2021) da benzer şekilde, terk edilme şemasının kaygılı bağlanma stilini daha da yoğunlaştırdığını ve bireylerin ilişki dinamiklerinde sürekli bir güvensizlik duygusuna yol açtığını keşfetmişlerdir. Bu durum, ilişki içindeki bireylerin partnerlerine sürekli onay arayışı içinde olmalarına, duygusal olarak yapışkan hale gelmelerine veya ilişkilerinde sık sık ayrılma korkusu yaşamalarına neden olabilir. Terk edilme, duygusal yoksunluk ve kusurluluk gibi şemalar da partner ilişkilerinde hem bireysel hem de karşılıklı tatminsizliğe neden olabileceğini gibi Terk edilme şemasına sahip bireyler de partnerlerinin yokluğunu veya ilgideki değişimleri yoğun biçimde tehdit olarak algılayabilmektedir (Fodor et al., 2024).Şahin ve Karaşar (2023), bu şemanın bireylerde ayrılık kaygısını artırdığını ve psikolojik dayanıklılığı azalttığını ortaya koymuşlardır. Bu da, kaygılı bağlanan bireylerin ilişkilerindeki güvenli bağlanma alanlarını zorlaştıran bir etmen olabilmektedir. Terk edilme şeması, aynı zamanda bireylerin sosyal etkileşimlerde daha fazla kaygı duymalarına, partnerlerinin onayını sürekli sorgulamalarına yol açar (Young et al., 2003). Gün sonunda bu şema aktif hale geldiğinde kişi ilişkideki en ufak mesafeyi ya da değişikliği tehdit olarak algılar. Bu da ilişki içinde: Sürekli güvence arama, Aşırı fedakârlık yapma, Karşı tarafın ilgisini test etme gibi davranışlarla sonuçlanabilir. Ve "Kendini Gerçekleştiren Felaket" dediğimiz senaryonun ortaya çıkma olasılığı da artar, ve en çok korkulan senaryonun gerçekleşme olasılığı da ortaya cikar.

Peki simdi ? Ne yapabilirim?
Duygusal Dayanıklılığın, şemaların ortaya çıkardığı negatif başa çıkma mekanizmalarına karşı koruyucu olduğu bulunmuştur. Bu dayanıklılığı artırmak; sürecin hissedilen potansiyel tehdidi üzerine çalışmak, duyguları daha rahat bir şekilde regüle etmeyi öğrenebilmek ve açık ve yargılayıcı olmayan iletişim üzerine çalışmak bu süreç içindeki adımlardan bazıları olabilir.
Danışmanlık almak ise, sürecin kaynağına inerek bu duygusal mücadelenize daha derinden yardımcı olabilir.
Terk edilme şeması ve kaygılı bağlanma stili ile başa çıkmanın yolları, terapi süreçlerinde önem kazanmaktadır. Terapi sürecinin başında, bireylerin bu şemaları tanıması ve fark etmeleri gerekir. Özellikle Şema Terapisi ve EMDR gibi terapi yaklaşımları, kaygılı bağlanma ve terk edilme şemalarının işlendiği etkili yöntemlerdir (Iftene & Dima, 2021). Bu terapiler, bireylerin güvenli bağlanma stiline yönelmeleri için önemli bir fırsat sunar.
Terapi sürecinde bireylerin "Terk edilsem de baş edebilirim" inancını geliştirmeleri hedeflenir (Kurtuluş & Kökçam, 2023). Bu süreç, bireylerin hem kişisel sınırlarını güçlendirmelerine hem de ilişkilerinde daha sağlıklı ve güvenli bir bağlanma tarzı geliştirmelerine olanak tanır.
Şema terapisi ve EMDR, Terk şemasını ve kaygılı bağlanma stillerini ele almak için etkili yöntemlerdir. Her iki yaklaşım da, çocuklukta karşılanmamış bağlanma ihtiyaçları nedeniyle sıklıkla gelişebilmiş olan erken uyumsuz şemalardan kaynaklanan duygusal yaraları iyileştirmeye odaklanır.
Şema Terapisi
İyileşme Mekanizmaları: Şema terapisi, uyumsuz şemaları, özellikle güvensizlik duyguları ve terk edilme korkusuyla bağlantılı olan Terk Edilme şemasını tanımlamayı ve değiştirmeyi amaçlar(D'Rozario & Pilkington, 2021).
Terapötik Teknikler: Sema terapide kullanilan teknikler, Danisanlarin duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olur, güvenlik ve istikrar duygusunu teşvik eder (D'Rozario & Pilkington, 2021).
Bağlanma Üzerindeki Etki: Araştırmalar, Terk etme şemasını ele almanın yetişkinlikte, özellikle ebeveyn ayrılığı geçmişi olanlar için daha güvenli bağlanma stillerine yol açabileceğini göstermektedir(D'Rozario & Pilkington, 2021) (Lukáč & Popelková, 2020).
EMDR
Travma İşleme: EMDR, endişeli bağlanma semptomlarını hafifletebilen terk edilmeyle ilişkili travmatik anıları işlemede etkilidir(Astaneh et al., 2013).
Nörobiyolojik Etkiler: EMDR, üzücü anıların yeniden işlenmesini kolaylaştırır ve bağlanma sorunlarıyla bağlantılı kaygıyı potansiyel olarak azaltır(Astaneh et al., 2013).
Klinik Kanıt: Çalışmalar, özellikle borderline kişilik bozukluğu olan bireylerde, terk edilme dahil olmak üzere EMS ile endişeli bağlanma stilleri arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir(Astaneh et al., 2013).
Şema terapisi ve EMDR umut verici olsa da, bazıları tüm bireylerin bu terapilere eşit yanıt vermediğini savunuyor. Bilişsel-davranışçı terapi (BDT) gibi alternatif yaklaşımlar, farklı terapötik ihtiyaçları veya tercihleri olanlar için de faydalı olabilir.
Kaynakca
Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E., & Wall, S. (1978). Patterns of attachment: A psychological study of the strange situation. Lawrence Erlbaum Associates.
Ahmad, M. S., Hussain, S., Riaz, M. N., & Zahra, S. A. (2022). Impact of childhood trauma and parental bonding on early maladaptive schemas among young adults. Journal of Behavioural Sciences, 32(1), 75–94.
Astaneh, M. M., Shabani, A., Atef Vahid, M. K., & Rezaei, F. (2013). The effectiveness of EMDR on reduction of early maladaptive schemas in patients with borderline personality disorder. Iranian Journal of Psychiatry and Clinical Psychology, 19(2), 136–144.
Bowlby, J. (1969). Attachment and loss: Vol. 1. Attachment. Basic Books.
Cassidy, J., & Shaver, P. R. (Eds.). (2016). Handbook of attachment: Theory, research, and clinical applications (3rd ed.). Guilford Press.
D'Rozario, A., & Pilkington, P. D. (2021). A systematic review of schema therapy interventions for adults with early maladaptive schemas: Clinical outcomes and mechanisms of change. Clinical Psychology & Psychotherapy, 28(5), 1040–1059. https://doi.org/10.1002/cpp.2609
Fodor, L. A., Ștefan, S., Boian, R., & David, D. (2024). Early maladaptive schemas and romantic relationships: A systematic review and meta-analysis. Journal of Social and Personal Relationships, 41(1), 12–30. https://doi.org/10.1177/02654075231202347
Iftene, F., & Dima, L. (2021). The relationship between early maladaptive schemas and adult attachment styles: A systematic review. Journal of Evidence-Based Psychotherapies, 21(1), 45–62.
Kurtuluş, N., & Kökçam, B. (2023). Kaygılı bağlanma stili ve terk edilme şeması arasındaki ilişkinin incelenmesi. Psikoloji Araştırmaları Dergisi, 46(2), 123–140.
Lukáč, M., & Popelková, M. (2020). The effectiveness of schema therapy in treating clients with early maladaptive schemas related to attachment issues. Clinical Social Work and Health Intervention, 11(3), 54–60. https://doi.org/10.22359/cswhi_11_3_08
Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2007). Attachment in adulthood: Structure, dynamics, and change. Guilford Press.
Sava, F. A., & Yıldız, M. A. (2021). The mediating role of abandonment schema in the relationship between attachment anxiety and relationship satisfaction. Current Psychology, 40, 1545–1554. https://doi.org/10.1007/s12144-018-0020-y
Şahin, A., & Karaşar, B. (2023). Terk edilme şeması ile psikolojik sağlamlık ve ayrılık kaygısı arasındaki ilişkilerin incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 13(69), 1–13.
van IJzendoorn, M. H., & Bakermans-Kranenburg, M. J. (1996). Attachment representations in mothers, fathers, adolescents, and clinical groups: A meta-analytic search for normative data. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 64(1), 8–21.
Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner's guide. Guilford Press.

Yorumlar